Ölülerin arasında, Kızıldeniz‘i yaran Musa Peygamber gibi ilerliyordu.
Kayıpların gölgesinde acılı bir çocukluk geçiren Aydan’ın İzmir’deki evinden kaçıp İstanbul’a gelmesinin elbet nedeni vardı. Peki, kadim kentin sokaklarında rastladığı hayaletler ve rüyalarında dizginlerinden boşalan içgüdüleri ona ne anlatmaya çalışıyordu? Aydan’a kol kanat geren Ece Hanım’ın antik öyküleriyle İstanbul’da işlenen cinayetler arasında nasıl bir bağ vardı? Dolunay Ayini’nde, üç kadının birbiriyle kesişen öykülerini Yunan Mitolojisi‘nin, İstanbul’un Pagan tarihinin, tanrıçaların izin sürerek takip edecek ve bir genç kızın içindeki ilaheyi keşfetme sürecine tanık olacaksınız.
Kitaptan alıntı:
“Aydan’ın sesini duyan köpekler, ona eşlik eden koro oldu ve hem melodiler hem de boa yılanının üstünde zıplayarak dans eden kızın yere vurduğu ayaklarıyla tuttuğu tempo, tapınağın belleğine, zamanları aşan bir ayinin anısı gibi kaydoldu. Şarkı bittiğinde kızın altında yılan değil, Işık Bey vardı ve adamın yeşil gözleri şehvetle parlıyordu.”
Yazarın ilham Kaynağı:
Dolunay Ayini’nin başta gelen ilham kaynağı, antik Anadolu ve İstanbul tarihinde büyük rolü olan Tanrıça Hekate. Ay, cadılık ve yeraltı tanrıçası Hekate’ye farklı bir gözle baktım ve onu günümüze taşıdım. Antik çağın “ötekileştirilen” kadınları da Dolunay Ayini’nde öyküleriyle yerlerini aldılar. Suçsuz olduğu halde lanetlenen yılan saçlı Medusa, yok sayılmanın acısıyla baş etmek için hiç istemediği şeyler yapan Medea, tüm çocukları acımasızca katledilen Lamia, Adem’in ilk karısı Lilith ve diğerleri… Bir de kadına şiddet haberlerinden duyduğum acının yansıması…
Kitap Yorumları: 1000Kitap – GoodReads
Basında Dolunay Ayini: Cumhuriyet – Hürriyet – MedyaTava – Evrensel.net
İncelemeler
Henüz bir inceleme yok